Sene 1996; ben daha 14 yaşındayım.. Sıcak bir yaz günü Alamanyadan akrabalarımız geldiler kendi arabaları ile. Daha önce de kendi arabaları ile geliyorlardı ama bu sefer bir farkla gelmişlerdi
Altlarında 1.9 TDI koyu füme MK3 ile
işte o zaman başladı benim golf aşkım. Otobana çıkıp sol şeridi kapattıp giderken yaşadığım hissi ondan sonra hiçbir arabada yaşamamıştım.. Tabii ki dünyanın en iyi arabası değil MK3. Belki de en güzeli de değil farkındayım ama en etkili zehiri olduğu kesin. İnsanın kanına girmeye görsün bir daha kurtulamıyorsun bu zehirden.. Bu zehrin tek çaresi bir MK3 sahibi olmaktı ve bende bu özlemimi ilk olarak 2009 senesinde dindirebildim
İlk arabam (ilk golfüm diyelim) gümüş gri bir sportline otomatik vitesti. 30.000 kilometrecik yol kat ettikten sonra Şu anda sahibi olduğum 1998 model yine gümüş gri
sunrooflu ve manuel vitesli ve LPG'siz
MK3 ile Zehrin acısını dindirmeye çalışıyorum. Allah daha güzellerine hepmize nasip etsin ve kaza bela göstermesin.
34 VA 8333'ü ne kadar mı seviyorum?
Üzerinde ismim yazılı ruhsatını cebimde taşıyacak kadar. Ve gerçekten ona gözüm gibi bakıyorum. Akşam ne kadar yorgunda olsam gece onu dışarıda bırakmıyorum, İlla garajında uyuyor. Hep iyi yerden benzin alıyor ve 10.000 km beklemeden servis bakımlarını yapıyorum.
Ufak ufak birşeyler yapıp eksiklerimizi giderdik. Şu anda görsellik adına yapılacak 2-3 şey kaldı.. Bunlar coil veya 35 mm yay ile 16 inç. ofsetli jant. Birde fiyakalı bir ekzos ile kutu içi K&N hava filitresi düşünüyorum.
Aracı 160.000 km'de aldım Şu anda 177.000 km'de.
Ve resimler;
Aracın ilk hali